İneklerde Fertilite
Fertilite: Döl veriminin fizyolojik ve ekonomik sınırlar içinde sürmesidir.
- Modern sığırcılık işletmelerinde döl verimi çok önemli ekonomik bir yer tutar.
- Döl verimi kalıtım derecesi düşük bir karakter olduğu için daha çok çevre faktörlerinden etkilenir.
- Yönetim, bakım, besleme, iklim gibi çevresel faktörler döl veriminin oluşmasında ve sürdürülmesinde etkili rol oynarlar.
- Bir inek etkili bir biçimde süt verimine ancak buzağılamadan sonra başlar ve tekrar buzağılamadıkça süt verimi giderek azalır.
- Yetiştirme amacı ne olursa olsun buzağı bir sürünün en önemli ürünüdür ve maksimum verimin alınabilmesi için yılda bir buzağının elde edilmesi gerekir.
- Bu amaca ulaşabilmek için, buzağılama sonrası siklusun erken başlaması, kızgınlık kontrollerinin özenle takip edilmesi ve ilk tohumlamada gebe kalma oranının yüksek olması gerekir.
- İnek başına yılda bir buzağı hedefine ulaşmak;
-Yetiştiricinin östrusu tespitine,
-Suni tohumlama uygulamasının başarısına,
-Veteriner hekimin erken ve planlı hareketine
- Günümüzde, ineklerde östrusu saptama oranı değişkenlik göstermekle birlikte, bir çok süt sığırı çiftliğinde bu oran %30-85 arasındadır.
Fertilitenin aksaması iki şekilde ortaya çıkabilir;
Sterilite ve İnfertilite
- Sterilite; döl verme yeteneğinin hiç bulunmaması veya yitirilmesi şeklinde tanımlanabilir.
Düvelerde görülen sterilite olguları çoğunlukla doğmasal ve kalıtsal gelişime ve yapı anomalilerine bağlıdır.
Yine hem inek ve hem de düvelerde görülen edinsel yapı bozuklukları da steriliteye sebep olabilirler. - İnfertilite; döl veriminin aksaması, yani doğum ile yeni bir gebeliğin şekillenmesi arasındaki sürenin uzaması ve dolayısıyla zaman ve ekonomik yönden kayıp anlamına gelir.
OVULASYONUN GEÇİKMESİ
- Bazı ineklerde olgunlaşan Graaf follikülünde ovulasyon gecikebilir veya hiç şekillenmeyebilir.
- Ovulasyon mekanizmasındaki bu bozukluk hormonal kaynaklı olup, adenohipofizden LH’nin yeterli düzeyde salgılanmasına engel olan sebeplere bağlıdır.
- İneklerin çoğunda ovulasyon, preovulatorik LH pikinden ortalama 26-28 saat sonra, östrusun bitiminden 8-12 saat sonra şekillenir.
- Geciken olgularda ise ovulasyon 24-48 saat sonra şekillenebilir. Bu durumda östrus sırasında tohumlanan inekte, ovulasyonun gecikmesiyle fekondasyon şansı düşer.
Ovulasyon gecikmesi sonucu fertilitenin azalmasının nedenleri
- Oositin yaşlanması (follikül içerisinde), mayoz bölünmenin erken oluşması
-Fertilizasyonun olmaması
-Embriyonun yavaş gelişimi
-Erken embriyonik ölüm - Spermin yaşlanması
- Ovidukt ortamındaki değişiklikler – Zigotun ovidukttan geçişi değişen endokrin yapı nedeniyle yavaşlar.
Geciken ovulasyona predispoze kılan faktörler
Ovulasyonun gecikmesi preovulatorik LH pikinin gecikmesi nedeniyledir.
- Aşağıdaki faktörler preovulatorik pik, folliküler büyüme ve östradiol sekresyonunu olumsuz etkileyebilir:
– Negatif enerji dengesi
– Isı stresi
– BVD ve IBR gibi enfeksiyonlar
– progesteron’un subluteal seviyede olması (progesteron/progestagen salgılayan araçlar, yetersiz luteal fonksiyon)
Nedenler: Direkt olarak bir sebep göstermek güçtür.
- Genellikle doğum sonrası dinlenme süresinin kısa tutulması ile, süt veriminin yüksek olmasıyla, kış aylarında yetersiz beslenmeyle, tohumlamaya yakın zamanda hatalı besleme ile, b karoten, mangan ve bakır eksikliği ile ilgili olarak gözlenebilir. Bundan dolayı LH yetersizliği daha doğrusu LH’nın tam zamanında hipofizden salınması aksamaktadır.
- Bunun yanında ovulasyonun gecikmesi kalıtsal bir özellikte olabilir. Guernsey ırkı ineklerde daha sık görülmektedir.
Kinik ve rektal bulgular: Normal sikluslar gösterdikler halde tohumlama sonucunda döl tutmayan ve üreme organlarında herhangi bir bozukluk rastlanmayan ineklerde bu sorun düşünülmeli.
- Hayvan normal kızgınlık semptomları göster ve genelliklede kızgınlık süresinin uzaması ile karakterizedir. Kesin tanı için ovaryumlar 12 ile 24 saat aralıklarla kontrol edilmelidir.
Tedavi: Bu gibi inekleri, ovulasyon şekillenmedikçe 24 saat aralarla tohumlamak uygun bir yol gibi görülürse de ovulasyonun fazla geciktiği olgularda ovum dejenere olarak döllenebilme özelliğini kaybeder.
- Tohumlamayla beraber uygulanan GnRH sağaltımı
- Bu nedenle tohumlama sırasında HCG veya LH etkili hormonlar (1500-3000 IU) enjekte edilerek olumlu sonuçlar elde edilebilir.
- Yine tohumlamadan 6 saat önce veya tohumlama sırasında GnRH enjeksiyonu ile olumlu sonuçlar alınabilir.
OVARYUM KİSTLERİ
Kistler, bir veya her iki ovaryumda yer alabilen, fonksiyonal corpus luteum bulunmayan durumlarda 10 gün veya daha fazla süreyle varlığını sürdüren anovulatorik foliküler yapılar (çap >25 mm) olarak tanımlanırlar ve anormal östrus davranışlarıyla karakterizedirler (düzensiz östrus siklusu, nimfomani veya anöstrus)
- Sütçü ineklerde kistik ovaryum, genellikle post partum 30 ile 60. günler arasında, normal ovaryum aktivitesinin beklendiği dönemde görülür.
- Kistik ovaryum insidansı %5-30 dur.
- Ovaryum kistleri siklik aktiviteyi bozarak fertiliteyi önemli ölçüde etkilerler ve buzağılama-gebelik arasındaki sürenin (buzağılama aralığı) uzamasına neden olurlar.
- Ovaryumda foliküler kist oluşumu buzağılama aralığını 22-64 gün uzatmaktadır.
Folliküler veya luteal kistler olarak ikiye ayrılır
Folliküler kistler genellikle düzensiz sikluslar ve hiperöstrus ile seyreder, çapları 2.5 cm’nin üzerindedir ve anovulator folliküllerden şekillenen kistik olgularda ovaryumlarda corpus luteum bulunmaz.
- Bununla beraber, ultrasonografi muayeneyle elde edilen veriler foliküllerin 17 mm çapında ovule olduğunu, 17 mm veya daha büyük olan foliküllerin “kistik” olarak düşünülebileceğini ortaya koymuştur.
- Kistler dinamik yapılardır ve genellikle kalıcı olabildikleri gibi bazen spontan olarak regrese olurlar ve hayvanlar normal sikluslarına dönebilirler.
- Luteal kistler ise anöstrus ile seyreder ve folliküler kistlere göre daha kalın duvarlıdırlar.
- Her iki kistin de kökeni, anovulator folliküllerdir.
- Sütçü ineklerde kistik ovaryum görülme insidansı %6-30 olduğu ve postpartum 15-45. günler arasında daha sık meydana geldiği bildirilmektedir.
- Zira, bu zaman aralığı ovarial aktivitenin yeniden başladığı dönemdir.
- Bunun dışında laktasyonun herhangi bir dönemindeki ineklerde veya henüz gebe kalmamış düvelerde de şekillenebilir.
Neden: Ovaryum kistlerinin asıl nedeni hormonal dengesizlik olduğu bildirilmektedir.
- Bunlar; FSH ve LH hormonlarının salgılarındaki dengesizlik, ovulasyonu oluşturacak LH salınımı ve sıklığındaki yetersizlik veya hipofiz ön lobdan LH salgılanmasını sağlayan GnRH’nın sentez ve salgı bozuklukları olarak sıralanabilir.
Kistik ovaryum hastalığına predispoze kılan faktörler ve patogenez
- Kistik ovaryum hastalığı (COD) ve kalıcı follikül, follikülün büyümesi ve ovulasyonun oluşmaması ile karakterize anovulatorik bir durum olarak tanımlanabilir
- Aslında bir önceki folliküler dalgaya ait dominant follikül yerinde kalır ve ovule olmaz. İzleyen folliküler dalgalar da ovulasyonla sonuçlanmaz. Bu nedenle ovaryum kisti bulunan ineklerde (anovulatorik folliküler yapılar) östrusun sonunda ovulasyon görüldüğü normal ineklere benzer şekilde folliküler dalgalanma oluşmakta ancak bu bu dalgalanmalar ovulasyonla sonuçlanmamaktadır.
- Bu durumun fizyolojik nedeni normalde ovulasyonu stimüle eden LH pikinin oluşmamasıdır.
Kistik ovaryumu predispoze kılan faktörler
- Metabolik hastalıklar (ketozis, asidozis)
- Aşırı negatif enerji dengesi
- Yüksek verimlilik
- Retensiyo sekundinarium, endometritis
- Güç doğum, gebelik patolojisi
- Stres
- Genetik
Kistik ovaryumun klinik bulguları
Klinik belirtiler kistin endokrin aktivitesine göre değişmektedir.
Östrojenik etki gösteren folliküler kistler
- hiperöstrojenizasyon
- nimfomania – kalıcı östrus davranışı
- diğer ineklere atlama
- süt veriminde azalma
Progestagen etkisi gösteren aktif folliküler ve luteal kistler
- İnekte kızgınlık belirlenmez
- Uzayan interöstrus aralık
- Anöstrus
Klinik ve rektal bulgular:
- Daha çok 4-8 yaşlı ve yüksek verimli ineklerde görülen ovarvum kistlerinin klinik semptomları; uzun süren, düzensiz östruslar, östrus belirtilerine rağmen aşımın kabul edilmemesi, tohumlamaların sonuçsuz kalması, vulvadan zaman zaman müköz akıntı gelmesi, vulvanın ve vaginanın ödemli olması, pelvis ligamentlerinin gevşemesi şeklinde özetlenebilir.
- İneklerde kistik ovarvum sorunu, sık ve düzensiz östruslarla, siklik bozukluklarla ve kistin tipine bağlı olarak bazen de anöstrus ile seyredebilir.
- Rektal palpasyonda folliküler kistler ince duvarlı olup fluktuasyon kolay fark edilirken, luteal kistler genellikle tektir ve daha kalın duvarlıdırlar.
- Ayırıcı tanı için koşullar elveriyor ise kan-süt progesteron değerler ölçülebilir.
- Ayrımda, plazma progesteron düzeyi > 1.0 ng/ml olan olgular luteal kist olarak tanımlanmaktadır.
Tedavi:
- Kistik ovarvumun sağıtımında, hem zaman kaybını önlemek hem de olumlu sonuç alabilmek için erken davranmak önemlidir.
- Beslenme ve metabolik hastalıkların iyileştirilmesi
- Normal folliküler gelişimi sağlayan hormonal sağaltım
- Sağıtımın hedefi, kistik yapıyı ortadan kaldırmak, luteinleşmesini sağlamak ve fertil östruslar başlatmaktır.
1- GnRH
2- Gonadotropinler (LH, HCG)
3- Progesteron
4- Prostaglandin F2a
İNEKLERDE ANÖSTRUS SORUNU
Seksüel siklusun şekillenmemesi ve östrus belirtisinin görülmemesi şeklinde tanımlanan anöstrus, en sık karşılaşılan infertilite nedenlerindendir.
- Postpartum dönemin tamamlanmasını takiben tohumlamalardan önce veya sonra hayvan gebe olmadığı halde östrus semptomlarının görülmemesiyle karakterizedir.
- Anöstrus ineklerde, ilk tohumlama öncesinde ve tohumlamayı takiben olmak üzere iki dönemde incelenebilir.
- Anöstrus sorunu, buzağılama-ilk tohumlama veya buzağılama-gebelik arasındaki sürelerin uzamasına ve verim kaybına neden olur.
- Genellikle sütçü ineklerde ortaya çıkan ve postpartum 50 veya 60 gün geçtiği halde hayvanlar hiçbiri kızgınlık belirtisi göstermediği şikayeti ile ortaya çıkar.
- Sütçü bir inekte post partum 60 güne kadar östrus görülmemişse bu durum Post Partum Anöstrus (PPA) olarak tanımlanır
Anöstrus: İnek ya östrusta değildir ya da östrus belirlenemez
İnekte Anöstrusun Sınıflandırılması
- Hakiki anöstrus, İnek ovaryumları inaktif olduğu için östrus göstermez
- Suböstrus (sakin kızgınlık veya kızgınlığın belirlenememesi)
Ovaryumlarda normal siklik aktivite devam etmekle birlikte ineklerin dış kızgınlık belirtilerini göstermeme halidir. Kızgınlık belirtileri çok zayıf olduğu için veya iyi gözlenmediği için tespit edilemez. - Luteal dokudan kaynaklanan anöstrus (luteal kistler veya kalıcı corpus luteum, piyometra veya teşhis edilemeyen erken gebelikler)
Genellikle luteolizise engel olan uterus sorunlarında (pyometra v.s.) ovaryumlardaki luteal doku (C. luteum veya luteal kist) kalıcı hale geçebilir. Ovaryumlarda bulunan ve sürekli progesteron salgılayan bu luteal yapı adenohipofize inhibitör etki yaparak, luteal dönemin uzamasına neden olur.
Hakiki Anöstrus
- Hakiki anöstrus olgularında siklik fonksiyonlar hiç başlamamış, ovaryumlar inaktif durumda ve progesteron değerleri çok düşüktür.
- Hakiki anöstrus olguları ya gonadotropin salgısının follikülogenesis için yeterli olmaması ya da ovaryumların normal salgıya cevap vermemesi sonucunda ortaya çıkar.
- İneklerde uzun süren kış aylarında daha sık şekillenir.
İneklerin %90’ında ovarial siklus postpatum 50 gün içerisinde harekete geçer.
- Doğumdan iki ay geçtiği halde henüz hiçbir kızgınlık belirtisi göstermeyen hayvanların yaklaşık %10-30’unda gerçek bir anöstrustan söz edilebilir.
- Doğum sonrası ovaryumlardaki inaktif durumun uzamasının en önemli nedeni LH sekresyonunu baskılayan veya engelleyen faktörlerdir.
İneklerde anöstrusa sebep olabilecek faktörler;
- Yaş, beslenme durumu, süt verimi, emzirme, mevsimin etkisi, kistik ovarvumlar, uterusun patolojik durumları, kalıtsal faktörler, bazı kronik hastalıklar ve çeşitli stres faktörler (korku, acı duyma, açlık çekme, üşüme, vb.) şeklinde sıralanabilir.
- Anöstrus şikayeti olan inek ve düvelerde östrusların gözlenmesindeki aksaklıklar ve olası bir gebelik durumu gözden uzak tutulmamalıdır.
Postpartum anöstrus üzerine etki eden faktörler
- Laktasyon, sağım ve emzirmenin etkisi
- Beslenmenin etkisi
- Yaş ve mevsimin etkisi
- Organik bozukluklar
- Uterusta oluşan patolojik bozukluklar
- Erken embriyonik ölümler
- Östrusun sakin geçmesi ya da tespit edilememesi
Sürü yönetimi iyi olan sütçü ineklerde post partum 40. güne kadar ineklerin %10’a yakın bir kısmı ovulasyon göstermez.
- Etçil ineklerde bu oran emzirme, beslenme ve mevsim gibi faktörlerin baskılayıcı etkisine bağlı olarak %60’a kadar çıkabilir.
- Sütçü ve etçi ineklerde zayıf beslenme şartları ve negatif enerji dengesinin anöstrus vakalarının çoğundan sorumlu olduğu bilinmektedir.
Laktasyon, sağım ve emzirmenin etkisi
- Emzirmenin etkisiyle ovaryumlardaki teka ve intersitisyel hücrelerde östrojen sentezi çok azalır.
- Emziren ve sık sağılan ineklerde GnRH salgısı inhibe edilmekte ve artan kortizol düzeyi LH salınımını engellemektedir.
Beslenmenin etkisi
- En sık karşılaşılan neden rasyondaki enerji eksikliğidir.
- Sütçü ineklerde, doğum sonrası süt üretimindeki artış metabolik ve besinsel ihtiyaçları arttırmaktadır. Kuru madde miktarı enerji ihtiyacını karşılamadığı zaman negatif enerji dengesi gelişmektedir
- Dengesiz ve yetersiz beslenen inekler laktasyonun başlangıcında vücutlarındaki enerji rezervlerini kullanmak zorunda kalırlar.
- Negatif enerji tablosu, corpus luteumun gelişmemesine neden olur.
Negatif Enerji Dengesinin Reprodüksiyon Üzerine Etkisi
Yaş ve mevsimin etkisi
- Düvelerde, doğum-ilk östrus aralığı vücut gelişiminin devam etmesi nedeniyle ineklere göre daha uzundur.
- Kışın aylarında ve aşır sıcak havalarda postpartum ilk östrus aralığı uzar.
- Yaşlı inekler
Organik bozukluklar
Primer sebepler:
- Retensiyo sekundinarium
- Metritis
- İkiz buzağılama
- Uterus involusyonun geçikmesi
- Hidrops
Sekunder sebepler:
- Sistemik hastalıklar
Uterusta oluşan patolojik bozukluklar
Pyometra, fötal maserasyon, mumifiye fötus ve uterus endometriumun dejenerasyonu sonucu prostaglandin F2a salınımını engelleyen hastalıklar ovaryumlarda kalıcı Corpus luteumlara ve dolayısıyla anöstrusa neden olurlar.
Erken embrionik ölümler
- Enfeksiyöz veya embriyonun defektif gelişmesine bağlı olarak, abort olarak tanımlanmayan siklusun 16. gününden sonra meydana gelen embriyonik ölümlerde, CL’un regresyonu gecikir.
- Embriyonik ölümler; ineklerde gebelik oranının azalması, nedeniyle ekonomik kayıplara yol açan önemli reprodüktif sorundur.
- Embriyonik ölümler, fertilizasyon ve gebeliğin 42. günü civarında meydana gelen diferensiasyon aşamasının tamamlanması arasındaki sürede görülen ölümlerdir.
- Fertilizasyon oranının ineklerde %90 olduğu kabul edilmektedir.
- Embriyonik kayıplar fertilizasyondan sonra %29-39 oranında görülmektedir. Çoğu vakada fertilizasyonu izleyen 8-16. günler arasında oluşmaktadır
Embriyonik Ölüm Zamanı
- Erken Embriyonik Ölümler
- Geç Embriyonik Ölümler
Erken Embriyonik Ölümler
- Suni Tohumlamayı izleyen 15 gün içinde
- Siklus süresini etkilemez
- Abort belirtisi görülmez
Geç Embriyonik Ölümler
- Suni Tohumlamayi izleyen 16-42. günler arasında oluşur
- Corpus luteumun regresyonundan sonra östrus görülür – siklus süresi uzar
- Geç embriyonik ölümler (35-45. günden sonra) bazı vakalarda embriyo ve membranlar atıldığı için fark edilebilir. Doku kalıntısı genellikle rezorbe olmaktadır.
- Genellikle tek belirti hayvanın tohumlamadan 35-50 gün sonra östrus göstermesidir.
Östrusun sakin geçmesi ya da tespit edilememesi
- Postpartum dönemde ineklerin;
- İlk östrusta % 75
- İkinci östrusta % 55
- Üçüncü östrusta % 35 oranında suböstrus göstermektedirler.
Suböstrusun nedenleri
- Folliküllerden salgılanan östrojen düzeyinin düşüklüğü
- Bazı ineklerin östrus belirtilerini gösterebilmeleri için yüksek östrojen eşiğine ihtiyaç duymaları
- Yaşlı, artiritli ve hayvanın acı duymasına neden olan diğer hastalıklar
- Hayvanların gece östrus semptomlarını göstermeleri ve östrus süresinin kısa olması
Anöstrusun sağıtımı
Progestagenler
- Progesteron ile birlikte GnRH, hCG, PMCG
- GnRH veya PMCG
- PGF2a
- CL mevcut ise PGF2a i.m. enjeksiyonu izleyen 2-5 gün içinde belirgin bir östrus şekillenir. Gerekli durumlarda PG enjeksiyonu 11 gün sonra tekrarlanabilir.
- Ovaryumun inaktiv olduğu anöstrus durumlarda progesteron hormonu luteal faz süresi kadar (11-14 gün) ve progesteron uygulamalarının sona erdiği gün PMSG yada GnRH enjeksiyonları uygulanabilir.
BAKIM VE BESLEME İDARE İLE İLGİLİ SORUNLAR
- Dinlenme süresinin uzunluğu (% 15)
- Östrusu gözleme ve östrus kontrollerinin etkisi (% 35)
- Tohumlamanın hatalı yapılması (% 10)
- Yetersiz ve hatalı besleme (%40)
- İnfertilitenin nedenler araştırılırken; beslenme, bakım, idare faktörlerini öncelikle gözden geçirmek gerekir.
- Uygun ve hijyenik koşullarda barındırılan, özellikle genital hijyen ve periyodik kontrollere önem verilen yetiştirmelerde daha az infertilite sorunu görülmesi doğaldır.
- Özel etkenlere bağlı enfeksiyonlardan korunmak için zamanında kontrol ve aşılama yapılması,
- İneklerin dışarıdan temin yerine mümkün olduğunca, sürü içindeki düvelerden yetiştirilmesi uygundur
DÖL TUTMAYAN (Repeat Breeder) İNEKLER
- Döl tutmayan inekler pratikte, üç veya daha fazla tohumlandıklar halde gebe kalmayan hayvanlar olarak tanınırlar.
- Daha geniş olarak tanımlanırsa; on yaşından daha küçük ve en az bir doğum yapmış, seksüel siklusları düzenli olan, genital organlarında klinik bir bozukluk fark edilmeyen ve anormal bir akıntı göstermeyen, ancak fertil bir boğayla üç defa veya daha fazla sayıda çiftleştiği ya da suni tohumlama yapıldığı halde gebe kalmayan hayvanlara döl tutmayan hayvanlar denir.
- Döl tutmama sorununun şekillenmesinde; inek, boğa ve bakım – besleme ile ilgili birçok faktör rol oynayabilir.
Ancak temel olarak iki sebep sayılabilir. Bunlar,
- Fertilizasyonun zayıflığı yada şekillenememesi ve
- Erken embrionik ölümlerdir.
- Normal ineklerde de şekillenebilen bu iki olgu döl tutmayan hayvanlarda daha yüksek orandadır.
- Fertilizasyon zayıflığı, fekondasyondan önce ovumun ölmesine, ovum ve spermatozoonun morfolojik ve fonksiyonel anomalilerine, gametlerin fekondasyon bölgesine taşınmasına imkan vermeyen yapısal engellere ya da ovulasyon mekanizmasının bozukluklarına bağlı olabilir.
Embriyonik ölümler ise, fekonde olmuş ovum veya embriyonun implantasyonuna kadarki geçen sürede ölmesi şeklinde tanımlanabilir.
- İneklerde embriyoların % 25-40 kaybedilebilir.
- Mortalite, erken ve geç embriyonik dönemlerde daha sık şekillenir
Nedenler:
- Fertilizasyonun şekillenmemesi ya da erken embriyonik ölümlere, daha kısa bir deyimle ineklerde döl tutmama olgusuna neden olan birçok faktör sayılabilir.
- Bunlar: dişi genital kanalında rektal palpasyon ile belirlenemeyen, dogmasal ya da edinsel bozukluk ve lezyonlar; ovumun karın boşluğuna düşmesi; ovumun anomaliler ve döllenebilme gücünün zayıflaması, spermatozoanın dölleyebilme gücünün zayıflaması; zigot ve embriyodaki kalıtsal bozukluklar, sperma veya sperma sulandırıcılarına karşı dişi genital kanalda antikor gelişmesi, hormonal bozukluklar, ovulasyonun gecikmesi ve anovulasyon olguları seklinde özetlenebilir.
- Bazı döl tutmayan ineklerde yaş, yüksek süt verimi ve kalıtsal faktörler rol oynayabilir.
- Çevre ile ilgili faktörlerden, ısı stresi fertilizasyon zayıflığına sebep olabileceği gibi, özellikle erken embriyonik ölümlerin önemli bir sebebidir.
- Aynı faktör boğalarda da spermatogenezisi olumsuz etkileyip, doğal çiftleşmeler sonucu fekondasyon şansını düşürür.
ERKEK HAYVANLARDA İNFERTİLİTE
- Fertilite sürecinde erkek hayvanların ve bunlardan elde edilen spermanın da önemli yeri vardır.
- Özellikle doğal aşım yapılan yetiştirmelerde fertilite sorunları araştırılırken erkek hayvanların rolü de düşünülmeli ve gerekli muayeneler yapılmalıdır.
- Erkek hayvanlarda infertilite üç grupta değerlendirilebilir:
1- Libido Eksikliği (Anaphrodisie)
- Bu durumda erkek hayvan çiftleşeceği hayvana ya çok az ya da hiç ilgi göstermeyerek, atlamayı ve sperma vermeyi ret ederler.
- Libido eksikliğine; gençlik, deneyimsizlik, aşırı yorulma, düzensiz beslenme, yağlanma, psikolojik etkenler, yaşlılık ve sistemik hastalıklar neden olabilmektedir.
2- Aşım yeteneğinin kısmen veya tamamen yoksun olması (Impotentia Coeundi)
- Bu durumda hayvanda libido vardır. Ancak aşım yapabilme kısmen veya tamamen gerçekleştirilemez. Spermatozoa çoğunlukla fertilizasyon yeteneğine sahiptir.
- Importentia Coeundi vücudun arka kısmının zayıf oluşuna, ayak ve tırnak hastalıklarına, doğmasal bozukluklara, yaralanmalara, apse ve tümörlere bağlı olarak görülebilir.
3- Dölleme Yeteneğinin Bulunmaması (lmpotentia Generandi)
- Bu olguda ise çiftleşme gerçekleşmekte ancak döllenme veya yavru elde edilememektedir.
- Spermanın özelliği bozulmuş veya spermatozoa fertilizasyon yeteneğini tamamen kaybetmiştir.
- Bu duruma bakım hataları, enfeksiyonlar, iklim veya dogmasal anomaliler neden olabilmektedir.